-->

İÇİMİZE SALINAN KORKU!

- Mayıs 24, 2018

İÇİMİZE SALINAN KORKU!



aaaltekin@gmail.com


Ülkenin yaşamış olduğu karanlık günleri çok şükür görmedim. Ama büyüklerimizin bana anlattığı kadarıyla ve bugün olanlar gösteriyor ki hiçbir dönem böyle bir korku yaşanmadı.

Kitaplarımda ele aldığım toplumsal sorunları okurla buluşturamamın üzüntüsü içerisinde karar verdim köşe yazarlığına. Tanıdığım bir gazeteci vardı. Hemen aradım kendisini.

- Selamünaleyküm.
- Vealeykümselam.
- Birader sana bir konuda danışacaktım. Daha doğrusu aracı olmanı istiyorum.
- Hangi konuda? Elimden geleni yaparım baş göz üstüne.
- Kitaplarımı okudun. Yazma amacımı da biliyorsun.
- Evet.
- Şimdi bana gazetede bir köşe vermenizi istiyorum.
- Harika olur. Zaten arkadaşlar seninle konuşmam için zorluyorlardı. Vaktin olmaz diye sormadım. Hemen yazıyı yaz bu haftadan itibaren başlayalım.

- …

Ve ayrıntıları konuştuk. Haftada üç gün yazacaktım. Yazılarımı kendisine gönderdikten sonra gazete diğer işlere bakacaktı.

Öyle yaptım. İlk yazıyı yazıp gönderdim. Gazete çıktıktan sonra yazımı göremeyince şaşırdım. Aradım kendisini.

- Bir sıkıntı mı var?
- Ne gibi?
- Yazım bu günün gazetesinde çıkmamış.
- Ben hemen nedenini sordurayım.

Konuşmasında bir tuhaflık hissetmiştim. Bir şeyler biliyor ve bunu benden saklıyordu. Ayrıca yazıyı ben kendisine göndermiştim. Aradan beş dakika geçmeden geri dönüş yaptı.

- Öğrenebildin mi?
- Şey…
- Ney!
- Nasıl diyeceğimi bilemiyorum.
- Söyle söyle.
- Yazın çok güzel olmuş.
- Sıkıntı ne o zaman?
- Sıkıntı şu ki gerçekleri anlatmışsın.
- Gerçekleri anlatmam mı sıkıntı?
- Sana şöyle anlatayım: Halk bunları kabullenmiş. Kalkıp bu gerçekleri gazetede yayınlarsak tepki çekeriz.
- Siz bunları yazmadığınız için halk kabullenmiş zaten. Ayrıca kimden tepki alacaksınız halktan mı?
- Bu dönem biraz sıkıntılı bir dönem. Durduk yere başımızı ağrıtmak istemiyoruz.
- …
- Bak…
- Tamam, anlayacağımı anladım. Paramı alayım da millet ne okursa okusun derdine düşmüşsünüz. Yalandan, birilerini memnun etmekten başka bir gayeniz kalmamış. Batsın sizin gazeteciliğiniz.
- …

Konuşmasına izin vermeden telefonu kapattım. Hem onu rehberimden sildim hem de anılarını belleğimden.

Bu olay taze olduğu için anlattım. Daha da derine inecek olursak: Sosyal medyada bir grup ve sayfada paylaşımda bulunuyordum. Bir süre sonra fark ettim ki her paylaşımda kendini ve yandaşları övmeye başlıyor. Ben de üst üste üç paylaşım gerçekleştirdim. Yayınlamadı. Gerekçe: Bizim kendi değerlerimiz var. Gerekçe böyle olabilir. Ama gerçek: benim fikrimi kabul ediyorsan baş tacısın kabul etmiyorsan vatan hainisindir.

Bu süreçten sonra midyathabur.com’daki köşe yazılarıma son verip; kendi sitemi, sayfamı, grubumu açıp yazdıklarımı yayınlama kararını bu şekilde vermiş oldum. Sosyal medyanın her alanını kullanıyorum, imkânlar el verdiği ölçüde. Herkese, her şeye inat gerçekleri dökeceğiz kâğıda. Yalanlar söyleyip süslemeyeceğiz karanlığın aydınlığı boğan tarafını. Her kul hata yapabilir. Ama hatasını göstermeden onu översen bu hata tekrar eder ve daha büyük felaketlere yol açar. Maalesef (birkaçı hariç) şu an gazetecilik ve diğer faaliyetler sırf para pul için yapılmakta. Oysa eskiden canları pahasına gerçekleri anlatma derdi vardı. O yiğitlere selam olsun!

Advertisement
 

Start typing and press Enter to search